24 Aralık 2008 Çarşamba

En hırçını da belli, en sakini de!

Turkcell Süper Lig'de 2008-2009 sezonunun 16 haftalık ilk bölümü geride kalırken, 18 takımdan futbolcuları kırmızı kart görmeyen takım olmadı.

Toplam 49 kırmızı ve 623 de sarı kartın gösterildiği ilk bölümün ''en centilmen takımı'' olarak futbolcuları yalnızca 1 kırmızı, 37 de sarı kart gören Trabzonspor dikkati çekti. Trabzonspor'u yine 1 kırmızı ve 42 sarı kartla Kocaelispor izledi.

16 haftalık ilk bölümde futbolcularına toplam 6 kırmızı ve 44 de sarı kart çıkan Antalyaspor, ''en hırçın'' takım oldu. Bu takımın ardından Kayserispor, 4 kırmızı ve 38 sarı kartla 2. sırada yer aldı.

Bu sezon şu ana dek futbolcuları en fazla sarı kart gören takım olan Eskişehirspor'un futbolcularına 46 sarı kart çıktı. En az sarı kartı ise 23 ile Gaziantepsporlu futbolcular gördü.

Bir karşılaşmada 7 ile en fazla sarı kart, 10. haftadaki Fenerbahçe 
derbisinde Galatasaraylı oyunculara gösterildi. 

144 karşılaşmanın yapıldığı ilk bölümde, maç başına 4.33, hafta başına 38.94 sarı kart, hafta başına da 3.06 kırmızı kart düştü.

Ligin ilk devresinde takımların kart istatistikleri şöyle:

TAKIMLAR: SARI KART KIRMIZI KART
--------- --------- ------------
Ankaraspor 28 3 
Antalyaspor 44 6 
Beşiktaş 29 3
Bursaspor 28 2
Denizlispor 33 2
Eskişehirspor 46 3
Fenerbahçe 41 2 
Galatasaray 30 2
Gaziantepspor 23 3
Gençlerbirliği 33 2
Hacettepe 27 4
İstanbul B.Şehir Belediyesi 38 3
Kayserispor 38 4
Kocaelispor 42 1 
Konyaspor 33 3 
Ankaragücü 37 3
Sivasspor 36 2 
Trabzonspor 37 1

Galatasaray'ın göbek adı gol!

Galatasaray'ın göbek adı gol!

Galatasaray, bu sezon Turkcell Süper Lig'de oldukça bol gollü bir sezon geçirirken, sarı-kırmızılı takım ligin 16 haftalık ilk bölümü itibariyle, rakip fileleri toplamda 38 kez havalandırdı. 

Galatasaray'da Milan Baros 14 golle takımının en golcü oyuncusu olurken, Cassio Lincoln 7, Harry Kewell 6, Arda Turan 4, Shabani Nonda 2, Servet Çetin 2, Hakan Balta, Barış Özbek ve Ayhan Akman da 1'er golle takımlarının gollerini atan isimler oldu. 

Attığı 38 golle bu kulvardaki en yakın rakibi Fenerbahçe'nin 7 gol önünde bulunan ''Cim Bom'', kendi kalesinde de 19 gol gördü. 

-GOLLERDE YABANCILAR BÜYÜK PAY SAHİBİ- 

Galatasaray'da yabancı oyuncular, attıkları gollerle takımlarının kazanmasında önemli paya sahip. 

Yabancı futbolcular Milan Baros 14, Cassio Lincoln 7, Harry Kewell 6 ve Shabani Nonda 2 gol atarak, toplam 29 gol kaydetti. 

Yabancı oyuncular, sarı-kırmızılı takımda atılan gollerin yüzde 76.3'lük gibi büyük bir bölümünü attı. 

-BAROS, GOL KRALLIĞINDA ZİRVEDE- 

Galatasaray'da 14 gol atan Milan Baros, ligde gol krallığı yarışında zirvede bulunuyor. 

Ligde 14 karşılaşmada forma giyen Çek futbolcu, attığı 14 golün 3'ünü penaltıdan kaydederken, bir tanesini de kafa ile attı. 

Sarı-kırmızılı takımın Beşiktaş ve Hacettepe ile yaptığı karşılaşmalarda 3'er gol atarak, hat-trick yapan Baros, Kocaelispor, Konyaspor ve Ankaragücü maçlarında 2'şer, Gençlerbirliği ve Eskişehirspor maçlarında da 1'er gol buldu.

Mehmet Güven dünya evinde!


Mehmet Güven dünya evinde!

Galatasaray'ın genç futbolcusu Mehmet Güven, Gülşen Bozurt ile evlendi.

Mehmet, Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı'nın kıydığı nikah ile dünya evine girerken, takım arkadaşlarından Aydın, genç futbolcuyu en mutlu gününde yalnız bırakmadı.

Başkan Orakçı, çifte nikah cüzdanını, tecrübeli Galatasaray muhabirleri Süleyman Gültekin ve Mustafa Karagöl'ün vermesini isterken, nikah töreninden sonra genç futbolcuya vazo ve bebek tulumu hediye etti.


Yıldız resti!

Sarı-Kırmızılı yönetim, "Galatasaray defteri benim için kapanmıştır" dediği öne sürülen Ümit Karan´ın yerine Mehmet Yıldız´ı transfer ediyor.

Fenerbahçe'nin de transfer listesinde olan Mehmet Yıldız’ın, Galatasaray’la resmi sözleşme imzalamaya çok yakın olduğu öğrenildi. 2 milyon Euro bonservis bedelinin yanı sıra Yaser Yıldız ve Özgürcan’ı da Sivasspor Yönetimi’ne öneren Sarı-Kırmızılı idarecilere ilk etapta olumlu yanıt verilmişti. Ancak kulübün içinde bulunduğu finansal kriz nedeniyle görüşmeler bir süreliğine askıya alınmış ve Sivas Yönetimi’nin bonserviste fiyat indirmesi beklenmişti.

Anında harekete geçtilerBundan sonra ne olduysa, Ümit Karan’ın sözleriyle oldu... Baros transferiyle geri planda kalan ve Skibbe’nin Nonda’yı tercih etmesiyle kulübeye mahkum olan tecrübeli futbolcunun, “Galatasaray defteri benim için artık kapanmıştır” demesi bardağı taşırdı. Gece hayatına ara vermeyip, bir de böylesine sözler sarf eden Karan’ın yerine transfer yapmaya karar veren yönetim, Yıldız’a sarıldı. Sivas Başkanı Mecnun Odyakmaz da görüşmeyi doğruladı.

Cim Bom'um müthiş planı!

Cim Bom'um müthiş planı!

Ekim 2009'da bitmesi hedeflenen yeni statta taraftarlarına süper bir yıldız izlettirmeye kararlı olan Sarı-Kırmızılı yönetim, Bayern Münih'de oynayan Hamit Altıntop'u gözüne kestirdi, Başkan Adnan Polat talimatı verdi: Bu transferde hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacak.

Galatasaray'da Hamit Altıntop bombası... Beşiktaş derbisini izlemek için Ali Sami Yen Stadı’na gelen milli futbolcunun, İstanbul’a ‘öylesine’ uğramadığı, yöneticilerin daveti üzerine tribünde yer aldığı ortaya çıktı. Futbol Şube Sorumluları Haldun Üstünel ve Murat Yalçındağ ile birlikte yemek yiyen yıldız oyuncu hakkında çıkan transfer söylentilerini ilk etapta yalanlayan Sarı-Kırmızılı idarecilerin, perde arkasında Hamit’le pazarlık masasına oturduğu belirlendi.

Başkan Adnan Polat’ın da talimatıyla, Hamit’e, “Biz sana Aslantepe’de Galatasaray forması giydirmek için tüm imkanlarımızı seferber edeceğiz” diyen yöneticilere, gurbetçi oyuncunun cevabı aynen şöyle oldu: “Ben zaten Galatasaraylıyım. Galatasaray forması giymekten büyük mutluluk duyarım.” Aslantepe’nin inşaatının 29 Ekim 2009’da bitmesi hedefleniyor. Bayern Münih’le Mayıs 2010’a kadar kontratı olan Hamit için Alman kulübüne ilk resmi teklif ise sezon sonunda yapılacak.


19 Kasım 2008 Çarşamba

''Ne hastanesi dönelim stada''

''Ne hastanesi dönelim stada''

Arda Turan, önceki gece ambulansa binerken kendinde değildi. Ancak Mecideyeköy’den çıkılıp E-5’te siren çalarak ilerleyen ambulansta kendine geldiğinde yine bilindik ’şakacı, pozitif’ haline döndü.


Rahatsızlığını şakaya vurdu ve doktora dönerek, "Hocam nereye, tamam şimdi dönelim Ali Sami Yen’e. Maça devam edelim. Hastanede ne işimiz var" dedi. Bakırköy Acıbadem Hastanesi’ne geldiğinde ise birçok kontrol ve testten geçerken muzip tavırlarını sürdürdü. İlk kontrollerini yapan doktorun olay halindeki taklidini yaptı: "Nefes al", "Dikkat" gibi sözlerle etrafındakileri kahkahaya boğdu. Ziyaretine gelenlere de çeşitli taklitler yaptı. Hastanede odaya alındığında ise gelen ziyaretçilerine espriyle A Milli Takım’dan çıkarılmak istemediğini belirterek, "Çarşamba çıkarım maça. Rahat rahat giderim" dedi.

13 Kasım 2008 Perşembe

Aslan Taktik Çalıştı

Aslan taktik çalıştı!

Galatasaray, Fortis Türkiye Kupası'nda yarın Kayserispor ile yapacağı karşılaşmanın hazırlıklarını tamamladı.

Sarı-kırmızılılar, teknik direktör Michael Skibbe yönetiminde Florya Metin Oktay Tesisleri'nde çalıştı. Akşam, basına kapalı gerçekleştirilen antrenmana ısınma hareketleriyle başlayan futbolcular, daha sonra taktik çalışma yaptı.

Servet ve Lincoln antrenmanın tamamında yer alırlarken, daha önce sakatlık geçirdiği ayak bileği dünkü antrenmanda burkulan Kewell, çalışmaya katılmadı. Bu oyuncu ve Linderoth, tesislerdeki tedavilerinin ardından salonda çalıştılar. Arka adalesinde ağrı bulunan Emre Güngör ise takımdan ayrı özel bir antrenman yaptı.

Bu arada 19 Yaş Altı (A) Genç Milli Takım'ın kadrosunda bulunan Murat Akça ve Serkan Kurtuluş da antrenmanda yer almadılar.

Galatasaraylı futbolcular, antrenmanın ardından Kayserispor maçı için tesislerde kampa girdiler.

5 Kasım 2008 Çarşamba

Aslan Libzona Uçtu

Aslan Lizbon'a uçtu!

Galatasaray Futbol Takımı, UEFA Kupası 2. tur (B) Grubu ikinci hafta maçında yarın Portekiz temsilcisi Benfica ile yapacağı karşılaşma için Lizbon'a gitti.

Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, Lizbon'a hareketten önce Atatürk Havalimanı'nda basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Benfica maçının kolay olmadığını belirterek, ''Fakat Galatasaray her maça galip gelmek için çıkar. Biz o kuralın peşinde koşacağız. İnşallah iyi haberlerle geleceğiz'' dedi.

Takımda Nonda'nın yanı sıra eksik futbolcuların bulunduğunun hatırlatılması üzerine de başkan Polat, ''Biz bugüne kadar eksiklerle ilgili mazeret öne sürmedik. Bundan sonra da sürmeyeceğiz. Sahaya 11 kişi çıktığı müddetçe Galatasaray 11'i o formanın hakkını vermek için uğraşacaktır'' diye konuştu.

Bir gazetecinin, ''Skibbe'nin futbolculara rotasyon yapamadığı ve aynı 11'le maçlara çıktığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna karşılık Adnan Polat, ''Elindeki futbolcu adedi o kadar. Bilen varsa gelsin göstersin'' dedi.

Benfica maçının beraberlikle bitmesinin kendileri için nasıl bir sonuç olacağının sorulması üzerine de Polat, ''Beraberlik de kötü bir sonuç olmaz. Deplasmanda bir puan alınıp gelinmesi bizim için iyi olabilir'' diye konuştu.

Havalimanındaki hacı adayları ve yolcuların büyük ilgi gösterdiği ve maç için dua edeceklerini söyledikleri futbolcular, daha sonra özel bir uçakla Lizbon'a hareket etti.

Galatasaray'da, sakatlıkları nedeniyle Benfica maçı kadrosuna alınmayan Mehmet Topal, Emre Güngör, Aydın Yılmaz, Harry Kewell ve Shabani Nonda, çalışmalarına Florya Metin Oktay Tesisleri'nde devam edecekler.

Sarı-kırmızılı ekip, Benfica maçının hazırlıklarını, karşılaşmanın oynanacağı Luz Stadı'nda bu akşam yerel saatle 18.00'de yapacağı antrenmanla tamamlayacak. Teknik direktör Michael Skibbe, idman öncesinde saat 17.30'da statta basın toplantısı düzenleyecek.

30 Ekim 2008 Perşembe

Hayırsever Nonda!

Hayırsever Nonda!

Kongolu yıldız, ülkesinde evlerini terk etmek zorunda kalan insanlara yardım elini uzatmaya hazırlanıyor.

Kongo’da yaşanan iç savaş nedeniyle 200 bine yakın kişinin evlerini terk etmesi, yaşanan çatışmalardan akrabalarının da etkilenmesi, Aslan’ın tecrübeli golcüsü Nonda’nın canını fena halde sıktı. Ülkesinin yoksul gençlerine sık sık yardımda bulunan ve daha 1.5 ay önce Kongo’ya 400 adet Galatasaray forması yollayan yıldız futbolcu, evlerini terk etmek zorunda kalan insanlara yardım elini uzatmaya hazırlanıyor. Göz retinasında oluşan ödem nedeniyle Ankaraspor maçı kadrosuna alınmayan Nonda’nın, konsolosluk vasıtasıyla maddi olarak Kongo’ya yüklü bir yardım göndereceği öğrenildi.
Sarı-Kırmızılı oyuncu, 16 yaşında yine iç savaş nedeniyle Kongo’dan kaçmıştı.



23 Ekim 2008 Perşembe

Takım Benim İşim

''Takım benim işim''
2008-10-23 09:43:57
UEFA Kupası'nda bu akşam seyircisi önünde Olympiakos karşısına çıkacak olan Galatasaray'da teknik direktör Skibbe dün düzenlediği basın toplantısında, takıma teknik danışmanlık yapan vatandaşı Karl Heinz Feldkamp hakkında açıklamalarda bulundu. "Takımı ben çalıştırıyorum, sahaya çıkacak onbiri de ben belirlerim. Takımın idman programını da ben belirliyorum. Bütün bunlar teknik direktörün işidir" sözleriyle Florya'nın patronunun kendisi olduğunu altını çizen Alman teknik adam, Kalli'nin Olympiakos'un son lig maçını Galatasaray adına izlediğini ve izlenimlerini kendisi ve teknik ekibiyle paylaştığını belirtti.Ülkesinde görev yaparken de Rudi Voller ile aynı şekilde yakın çalışma imkanı bulduğunu ifade eden Skibbe, "Ben Galatasaray'da herkesle çok samimi ve yakın çalışıyorum. Kalli de Galatasaray'ın içindeyse bu durum onun için de geçerlidir" dedi. Alman teknik adam Trabzonspor galibiyetinin moraliyle bu akşam Olympiakos'u da devireceklerini iddia etti.

20 Ekim 2008 Pazartesi

CimBom Gol Olup Yağıyor!

Turkcell Süper Lig'de puan cetvelinde istediği yerde bulunmayan Galatasaray, gol yollarında sıkıntı çekmiyor.

Kadrosunda Milan Baros, Shabani Nonda ve Ümit Karan gibi golcüleri bulunan, ayrıca Cassio Lincoln, Harry Kewel ile Arda gibi gol becerileri yüksek orta saha oyuncularına sahip olan ''Cim bom'', bu sezon ligde 7. hafta sonunda en çok gol atan takım unvanına sahip.

Ligde 7 maçta rakip filelere toplam 17 gol gönderen sarı-kırmızılılar, 2.42'lik bir ortalama yakaladı. Lider Beşiktaş'ın 2 gol ortalamasını, 4. sırada olmasına rağmen geçen Galatasaray, puan cetvelinde üstünde bulunan Trabzonspor (11 gol 1.57 ortalama) ve Bursaspor'u (12 gol 1.71 ortalama) da geride bıraktı.

-ARTI 11 AVERAJI VAR-

Galatasaray, bu sezon attığı 17 gole karşın kalesinde 6 gol görüp elde ettiği artı 11'lik averajla ligin en iyi takımı unvanına da sahip.

Lider Beşiktaş'ın ligde artı 9 averajı bulunurken, 2. sıradaki Trabzonspor (11-8) ve 3. sıradaki Bursaspor'un (12-9) ise sadece artı 3 averajları var. Galatasaray ligde, yediği gol açısından da sadece Kayserispor (4) ve Beşiktaş'a (5) geçildi. Ligde Sivasspor da Galatasaray gibi kalesinde 6 gol gördü.

-GALATASARAY'IN GOLCÜLERİ-

Galatasaray'ı 7. hafta sonunda ligin en golcü takımı yapan golleri atan futbolcular şöyle:

Maç: Goller:
---------------------------------------------------------
Denizlispor Kewell, Hakan Balta, Barış, Lincoln
Antalyaspor Nonda
Kocaelispor Baros (2), Nonda, Kewell
Konyaspor Baros (2), Lincoln, Kevell
Bursaspor Arda
Trabzonspor Arda, Servet, Lincoln

17 Ekim 2008 Cuma

Aslan'a Dubai'den Teklif

Aslan'a Dubai'den teklif!
Dubai Şeyhi Muhammed El Mahtum, Ocak ayında düzenleyecekleri 4'lü turnuvaya Galatasaray'ı kulübünü de davet etti.

Duba'i şeyhinin düzenledikleri turnuvaya uluslararısı bir prestij kazandırmak için Galatasaray'ın yanı sıra İtalya'dan AC Milan, Almanya'dan Bayern Münih, Hollanda'da Feyenoord kulüplerini turnuvaya davet etti. Turnuvada şampiyon olan takım 1 Milyon Dolar, ikinci 750 bin dolar, üçüncü 500 bin dolar ve dördüncü olan takıma 300 bin dolar para ödülü verilecek.

25 Eylül 2008 Perşembe

TSYD Kupası

TSYD Kupası

1963-1964 sezonunda ilk kez düzenlenen bu kupayı kazanan Galatasaray, 1999-2000 sezonundaki son kupayı da kazanan takım olmuştur. 36 kez düzenlenen TSYD Kupasını Galatasaray 12 kez kazanmıştır. 1997 ile 2000 yıllarındaki son üç kupayı da yine Galatasaray kazanmıştır. Galatasaray TSYD Kupası bağlamında en farklı galibiyetlerini ise Beşiktaş’a karşı 6-0 ile 1997 yılında alırken Fenerbahçe’ye karşı ise 1970 yılında 3-0 ve 1998 yılında 4-1 ile almıştır.

Atatürk Kupası

Atatürk Kupası
İlki 1955 yılı mayısında düzenlenen Atatürk Kupası'na, dönemin en güçlü beş İstanbul takımı katıldı. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Adalet ve Vefa takımlarının lig usulü karşı karşıya geldiği turnuvayı, dört maçının üçünü galip bitiren Adalet takımı kazanarak, ilk Atatürk Kupası'nı müzesine götürme başarısı gösterdi.

Atatürk Büstü

"GAZİ KUPASINI GALATASARAY KAZANDI"
Yukarıdaki başlık 1 Eylül 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ne ait. 1 Ocak 1929 tarihinde gazeteler Latin harfleriyle basılacağından, halkı alıştırmak için, bu tarihten itibaren yazıların kenarına köşesine Latin harfleriyle de haberler koyuyorlar.

Bilmeyenler için, Latince başlığın altındaki Osmanlıca’yı da hemen bugünkü dile çevirelim.

"Dünkü maç Fenerbahçe’nin mağlubiyeti ile neticelendi. Netice şudur: Galatasaray dört, FENER SIFIR!.."

Doğaldır ki bu iki güzide kulübün maçlarında bir tarafın galibiyetiyle biten birçok 4-0’lık maçlar vardır. Ama bu 4-0 Galatasaray için çok ayrı bir anlama sahiptir. Onu da hikaye edelim.

Yıl 1928. Aylardan Ağustos. Cumhuriyet hükümeti tarafından dünyaca ünlü İtalyan heykeltraşı Pietro Canonica’ya yapımı ısmarlanan Cumhuriyet Abidesi’nin açılışı yapılacaktır. Zaten o günlerde Canonica da İstanbul’dadır ve abide üzerinde son düzeltmeleri yapmaktadır. Abide’nin çevre düzeni ise, İtalyan mimar Guillio Mongeri tarafından yapılmıştır.

Gazeteler günler öncesinden maç ile ilgili haberleri vermeye başlamışlardır. 5 Ağustos 1928, Pazar gününün Cumhuriyet Gazetesi’nden izleyelim: "Galatasaray-Fenerbahçe kulüplerimizin Tayyare Cemiyeti tarafından konulan Gazi Büstü için icra edecekleri maçın günü dün kat’i suretde kararlaştırılmışdır. Bu Cuma günü (10 Ağustos) Taksim Stadyumu’nda her iki kulübün üç takımı birden karşılaşacaklardır. Evvela dördüncü, yani en küçükler otuzbeşer dakikalık iki devreli bir maç yapacaklar, sonra üçüncü takımlar kırkbeşer dakikalık bir müsabaka icra edecekler ve nihayet saat beşde de birinci takımlar karşılaşacaklardır. (...) Birinci takımların müsabakası o gün berabere neticelendiği takdirde, onbeş gün sonra ikinci bir maç icra edilecek ve bu maç icab ederse yarım saat temdid olunacaktır.

Tayyare Cemiyeti müsabakanın geçen sene vaki olduğu üzere, kulüpcülük hissiyle hareket eden bazı zabıta memurlarının billüzum müdahelesi yüzünden akim (neticesiz) kalması gibi hadiselere meydan vermemek için her türlü tedbiri ittihaz edecek, seyircilerin parmaklıklardan dışarı çıkmasına katiyyen müsamaha ve müsaade etmeyecektir ".

8 Ağustos 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Tertib Heyeti’nin bildirisi var:

"Maç Heyeti Tertibiyesinden.

Tayyare Cemiyeti Menfaatine.

10 Ağustos 1928’de Galatasaray-Fenerbahçe kulüplerinin birinci, üçüncü ve dördüncü takımları arasında icra olunacak müsabakaların her üçüne ait olmak üzere bilet fiyatları berveçh-i zir (aşağıdaki gibi) tesbit edilmiştir.

1- Numrolu balkon mevkileri: 10-5 ve 3 lira

2- Tiribün: 2 lira

3- Duhuliye: 1 lira

4- Tirübün ve duhuliye biletleri, hüviyet varakalı kulüp azasile, zabitan ve mektep talebesi için nısıfdır (yarı yarıyadır)."

9 Ağustos 1928 Perşembe gününün Cumhuriyet Gazetesi’nden devam ediyoruz: Taksim Abidesi’nin açılış haberleri var. Atatürk o günlerde İstanbul’da olduğu halde, açılışta yok. Açılışı Meclis Başkanı Kazım Özalp Paşa yapmış. Gazetenin dördüncü sahifesinde Tertib Heyeti’nin bildirisi var:

1- 10 Ağustos Cuma günü Taksim Stadyumu’nda Tayyare Cemiyeti menfaatına icrası mukarrer (yapılması kararlaştırılmış) futbol müsabakalarından birinci takımların hakemliğine (fierafeddin), üçüncü takımlara (Fuad), dördüncü takımlara (Basri) beyler intihab olunmuşlardır.

2- Yan hakemlerini bu zevat kendileri intihab edeceklerdir.

3- Dördüncü takımlar saat ondörtde, üçüncü takımlar 15,15 de ve büyük maç da saat 17 de başlayacaktır.

4- Hakemlere ve oyunculara karşı leh ve aleyhde bağırmak ve gürültü etmek, oyunu işgal ve halkın istirahatını ihlal edeceğinden bu gibi taşkınlıklardan katiyen mücanebet olunması (kaçınılması) ve polisin müdahalesine meydan verilmemesi rica olunur.

10 Ağustos 1928 Cuma gününün Cumhuriyet Gazetesi’nde 1. sayfada "Galatasaray - Fenerbahçe Müsabakası" başlığı altında, o gün oynanacak maç hakkında resim ve yazılar var: Gazetenin birinci sayfasında Gazi Büstü’nün fotoğrafı ve GS ile FB’nin rozetleri var. Galatasaray’ın rozetinde eski harflerle 1905 tarihi var. FB’nin rozetinde ise tarih yoktur. Maç ile ilgili olarak, birinci sayfada başlayan haberler; dördüncü sayfada da devam ediyor. Bu bölümde takımların muhtemel tertibleri verilmekde, her iki takımın oyuncularının mukayesesi yapılmakta ve maçın sonucu hakkında tahmin yürütülmektedir. Daha sonra "Müsabakanın merasim proğramı" veriliyor:

1- Her müsabakadan beş dakika evvel sahaya girecek olan hakemin düdük çalarak vaki olacak daveti üzerine ve üçüncü düdüğün sedasını müteakib, takımlar sahaya çıkacakdır.

2- Birinci düdükden sonra takımlar soyunma odalarından çıkarak sahaya girecek, parmaklığın kapısı önünde birleşecekler ve sahaya bir Galatasaraylı ve bir Fenerli olarak kolkola ve ağır yürüyerek girecekler. Tarafeyn kapdanları en son olarak kolkola girecekler, girmezden evvel de bervech-i bala kezalik (yukarıdaki gibi) tertib ile takımlarını sevk edeceklerdir.

3- Takımlar sahaya girince, Gazi hazretlerinin büstü etrafında –daire teşkil ederek- duracaklar, bu tertibi hakem idare edecektir. Ve hakemin flama sallayarak vereceği işaret üzerine muzıka milli marş parçasını terennüm edecektir ve bu esnada takımlar esas vaziyetde resmi tazim ifa edeceklerdir.

4- Bu merasim bitince hakem tarafeyn kapdanlarını davet ederek, kale intihabını (seçimini) yaptıracak ve kapdanlara alel usul lazım gelen ....... (okunamadı) bulunacakdır.

5- Üçüncü ve dördüncü takımlar da ayni merasime tabidir.

6- Birinci takımların oyununun hitamında tarafeyn evvela sahanın merkezinde ve hakemin etrafında toplanıp, yekdiğerine şeref nidası irad edeceklerdir.

7- Bundan sonra galip takımın bütün efradı ile üçüncü ve dördüncü takımlar galiplerinin yalnız kapdanları Gazi Hazretlerinin büstünün mevzü (konulmuş) bulunduğu sahanın önüne gelip cepheleri balkona müteveccih olarak duracaklardır.

8- Tayyare Cemiyeti Reisi bu esnada büstlerin yanına gelmiş bulunacağından, hakem gelip neticeyi resmen tebliğ edecek ve reis de büstleri galip takımlara evvela küçüklerden başlayarak sırasiyle verecekdir.

9- Her üç takım kapdanı da sırasiyle reise teşekkür edecek ve arkadaşlarına dönerek ve bir eliyle de büstü tutarak evvela Gazi hazretlerinin ve sonra da Tayyare Cemiyetinin şerefine yaşa nidasını irad ettirecektir.

10- Bu merasım hitam bulduktan sonra ahali dağılana kadar büstler masa üzerinde kalacak ve galib takım azası tamamen veya kısmen masanın başında duracaklardır.Yine gazetenin verdiği habere göre "seyirciler arasında hadise çıkmaması için, Avrupa’da olduğu gibi tribünlerden kapıdan girince sağdakine Fener tarafdarlarının, soldakine de Galatasaray tarafdarlarının oturmaları münasib görülmüştür. Mamafi herkes istediği yerde oturmakda serbestdir" denilmektedir.

11 Ağustos 1928 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde ilk maç ayrıntılı olarak anlatılıyor:

"Neticesi sabırsızlıkla beklenen GS-FB maçı dün yapıldı. Birinci takımlar arasında yapılan maçda GS-FB üçer sayı ile berabere kaldılar. Üçüncü takımlar maçında GS:5-FB:2. Dördüncü takımlar maçı ise 0-0 berabere neticelenmiştir.

Müsabaka Nasıl Oldu?

Galatasaray Takımı: Ulvi-Burhan-Mehmet Nazif-Suphi-Nihat-Midhat-Mehmet-Muslih-Kemal

Faruki-Latif Rebii.

Fenerbahçe Takımı: Fehmi-Kadri-Sabih-Cevat-Sadi-İsmet-Alaaddin-Muzaffer-Zeki-Fikret-Bedri.

FB rüzgar altına düşmüştü. Buna rağmen ilk dakikadan itibaren çok hakim, çok ahenkdar bir oyunla Galatasaray kalesini kuşattılar (...) Buna mukabil Galatasaray müdafaasında garip bir becerisizlik vardı (...) Hele Mehmet Nazif, topa vurmasını unutmuş denilebilirdi. 15 dakikada FB ilk golü yapıyor. 25. dakikada GS. Beraberliği temin ediyor. Ardısıra FB. Penaltıdan 2. golü kazanıyor. (...) Galatasaraylılar bila istisna bozuk oynuyorlardı (...) Birinci haftaymın sonlarına doğru Latif çıktı. Zaten iyi oynamıyordu. Fakat hemen burada ilave edelim ki ikinci devrede tekrar oyuna girdi. Gollerden birisini yapmak suretiyle birinci devredeki fena oyununu unutturdu. 43. dakikada Fenerbahçeliler bir gol daha yaparak bu devreyi bire karşı üç sayı ile bitirmiş oldular.

İkinci Haftaym

İkinci haftaym başlar başlamaz Fenerbahçe’nin fevkalade kuvvetli bir maneviyatla oynadığı görüldü. Fakat Galatasaraylılar da bu vahim vaziyetden kurtulmak için çalışıyorlardı. Dışarıda bağrışan kulübcülerin gürültüsü oyuncuları da sinirlendirmiş, her tarafda bir heyecandır başlamışdı. Bitaraf bir spor meraklısının bu gürültüde müsabakaları zevkle seyir etmesine imkan yoktur. Bağırışmalardan, alkışlardan insanın başı ağrıyor, kulakları uğulduyor, hele bir türlü eksik olmayan "yuha"lardan gönlü bulanıyordu... Kaç gündür gazeteler bu müsabakalar esnasında herkesin sükunet göstermesini temenni etmişdi. Tayyare Cemiyeti’de aynı temenniyi matbu bir şekilde herkese dağıtmışdı. Fakat ne de olsa bir kısım halk var ki onlara spor terbiyesi öğretmek kabil olmuyor, hem kendileri tirübünlerde münakaşalarla kavgaya kadar yol açıyorlar, hem de oyuncuları sinirlendirerek, bütün müsabakanın zevkini kaçırıyorlar (...) Sarı kırmızı oyuncular artık canla başla oynamaya başladılar. Nihayet ikinci haftaymın 28. dakikasında kornerden atılan topu Fenerbahçe kalesine sokarak ikinci golü yaptılar. Bundan sonra Fenerliler biraz gevşemiş göründü (...) Maçın neticesine sekiz dakika kala üçüncü golü de yapan Galatasaray takımı, mağlubiyet tehlikesinden kurtuldu. Bu tehlike şimdi de Fenerbahçe kalesinin etrafında esiyordu. Maç bitinceye kadar Galatasaraylılar hakim oynadı (...)

Galatasaray her zamankine nisbetle çok fena oynadı. Fenerbahçe’nin müstesna oyunlarından birisi idi. Fenerbahçe bu vaziyetden istifade edemedi; hakimiyeti kaçırdı. Fakat Galatasaray takımı maneviyatını gayip etmediği için sonuna kadar çalışarak şerefli bir suretde kurtuldu.
Şimdi bu 3-3 berabere biten maçın kısa bir özetine de Feberbahçeli Çelebizade Sait beyin (o yıllarda böyle bir güzel spor dergisi çıkardığı için Allah ondan razı olsun!) Spor Alemi Mecmuası’na bakalım : "fudbolcu" imzası ile anlatımı yapılan bu yazıda kısaca şu noktalara dikkat çekiliyor.
(...) önce 4. ve 3. takımların maçı veriliyor. Saat Onyedi olmuş. Halk ise sabırsız. Bu sırada fotoğraf ve sinema objektifleri önünde her iki takım da kolkola sahaya çıktılar ve Gazi’nin büstü önünde sıralandılar (...) Maç başlar başlamaz, her iki takım biraz durgun (...) Tam onuncu dakikada Alaaddin kaptığı topu sıkı ve güzel bir burun şutu ile Galatasaray ağlarına takıyordu. (...) Kemal ufak bir plase ile topu Fenerin kalesine sokuyor. (1-1) berabere.
(...) Bu akınlardan birisinde Mehmet Nazif topu eliyle tutuyor ve hakem penaltı cezasını veriyor. Güzel bir plase ile golü kaydeden Fikret faikiyeti yine Fener’e bahşediyor. (...) Devrenin bitmesine birkaç dakika kala Fener’in toptan bir akını Galatasaray kalesine kadar akıyor ve ayaktan ayağa geçen top, Sadi’nin bir vuruşu ile Galatasaray kalesini üçüncü defa ziyaret ediyordu. (...) Devre ise 3-1 Fener lehinde. (...) Oyunun neticelenmesine yirmi dakika var. Galatasaray ise hala cansız oynuyor. (...) Bilhassa Galatasaray taraftarları arasında maçın neticesini görmeden gitmeğe hazırlananlar var. Fakat hayret, birden Galatasaraylılar canlanıyor. Akın akın üstüne, Fener’de ise fazla bir emniyet, Lüzumsuz bir gurur var. Adeta hasımlarını istihkar eder (aşağılar) vaziyetde alay ediyorlar. Böyle iki gol fark belki başka bir takımı nevmid (ümitsiz) edebilirdi. Fakat Fenerliler karşılarında Galatasaray’ın olduğunu unutmuşlardı. O Galatasaray ki bazen harikalar yaratmağa muktedir bir kuvvete malikdir. (...) Muslih ise uzaktan bir kafa darbesiyle ikinci sayıyı kaleye sokunca Galatasaray’da ümit fazlalaştı. (...) İşte yavaş yavaş harikayı yaratan, gayri kabili mümkün kılan sarı kırmızılılar, üçüncü ve beraberlik sayısını da kaydedince Fener tehlikeyi anladı. Galatasaray ise hala hücumda, hatta bir şut direğe çarpıyor."
*
İlk maç 3-3 berabere bitince, onbeş gün sonra ikinci bir maç için karar veriliyor. Hafta içinde GS. Rumlarla bir idman maçı yapıyor ve 3-2 kazanıyor. Gazeteler bu ara, maçın hakeminin kim olacağı hususu üzerinde duruyorlar. Hakemliğe birinci aday, Beşiktaşlı fieref beydir. Fakat adı geçenin, Fenerbahçe’nin antrenmanlarına nezaret ettiği hakkında dedikodular vardır. fieref bey Beşiktaşın reisidir ve tarafsızlığı ile gerek GS ve gerekse FB.liler tarafından sevilen bir insandır.
*
Artık beklenen gün gelmiştir; yani 31 Ağustos Cuma günü. O günün Cumhuriyet Gazetesi’nde her iki takımın oyuncularının ve oyun tarzlarının güzel bir incelemesi var. Yazar, FB’nin forvetini, GS’ın savunmasını beğeniyor. "FB ilk devrede işi bitirmelidir. FB. İşini 2. devreye veya uzatmaya bırakırsa maçı GS. kazanır" diyor.
Yeniden yazımızın başına, 1 Eylül 1928 Cumartesi tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ne dönebiliriz; Ne diyordu anılan gazetenin başlığı? "-Galatasaray galip. Dünkü maç, Fenerbahçe’nin mağlubiyeti ile neticelendi. Netice şudur: Galatasaray dört, Fener SIFIR!... Gazi büstünü Galatasaray aldı. Galip tarafa Gazi hazretlerinin bir heykeli hediye edilmek şartile Tayyare Cemiyeti tarafından Galatasaray ile Fenerbahçe takımları arasında tertip edilen ilk müsabaka üç hafta evvel berabere neticelendikten sonra dün bu iki takım ikinci defa olarak tekrar karşılaşmışlar. Birinci müsabakada Fenerbahçeliler müstesna bir fırsat kaçırmışlardı. Diğer taraftan geçirdikleri tehlikeyi idrak eden Galatasaraylılar o zaman: -Fenerbahçe bir daha bu kadar güzel oynayamaz; bizim bugünkü gibi fena oynamaklığımız imkansızdır. Binaenaleyh Fenerbahçe bir daha buna benzer bir fırsat ümit etmemelidir, diyorlardı. Dünkü müsabaka Galatasaraylılar’ın bu iddiasına hak vermiş oldu. (...) Galatasaraylılar takımlarında büyük bir değişiklik yaparak meydana çıkıyorlardı. fiadli ve Necdet gibi daha düne kadar üçüncü takımda oynayan iki genci birinci takımın muhacim hattına ikame etmişlerdi. Bunda hiç şüphesiz muhik bir isabet vardı. Fakat ilk tecrübeyi Fenerbahçe gibi bir rakib karşısında yapmak o kadar tehlikeli bir oyun idi ki, "eski oyuncuların yerine gençleri koymak disturuna bizim gibi en ziyade taraftar olanlar bile bu tehlikeli tecrübe karşısında düşüyorlar ve Galatasaray’ın galibiyet ihtimallerinden daha ziyade uzaklaştığına hükmetmeğe kadar varıyorlardı. Halbuki Galatasaray’ın dünkü muvaffakiyetinin, galibiyetinin, hatta muzafferiyetinin en büyük amili bu iki gencin takıma ilave edilmesinden ibaretdir, diyebiliriz. (...) Fenerbahçeliler mağlubiyetin "gayrikabil-i içtinab"-kaçınılmaz- olduğunu hiseder etmez kaçamak yollar aramaya başladılar. Bir defasında kaleci Fehmi, GS.lı Kemal Faruki’ye bir yumruk attı. Yine bir defasında Bedri gibi pek öyle kavgacı olarak tanınmamış bir oyuncu, sonra birkaç defa da büsbütün salahperver –sakin, barışcı- büsbütün ince bir futbolcu olarak şöhret kazanmış diğer bir oyuncu, karşılarındaki Galatasaraylı o- yuncularla kavga çıkarmak için adeta bahane aradılar: Her vesilede çatmak istediler. Onların bu suretle sinirlenmesi haklımıydı, değildi. Karşılarındaki Galatasaraylı oyuncuların hatası var mıydı? Yoktu. (...) Vakıa şudur ki, Fenerbahçe’nin çelebi tanınmış oyuncuları bile kavga çıkarmak, mesele ihdas etmek için bahane arıyorlardı (...)Oyun Nasıl Oldu?Galatasaray Takımı: Ulvi-Mehmet Nazif-Burhan-Suphi-Nihat-Mithat-Mehmet-fiadli-Necdet-Kemal Faruki-MuslihFenerbahçe Takımı: Fehmi-Kadri-Fürüzan-Cevad-Sadi-İsmet-Alaaddin-Muzaffer-Zeki-Fikret-Bedri(...) Onbeşinci dakikada Galatasaray muhacimleri deminki fırsatı yeniden ele geçirdiler, yine öyle Füruzan’ı kolaylıkla geçtikten sonra kaleci ile karşı karşıya kaldılar. Üçüncü takımdan birinciye geçen Necdet ilk golü yaptı (...) Yine onbeşinci dakikada Galatasaraylılar sağ içeriden ikinci golü de yaptılar. (...) Müsabakanın bitmesine on dakika kala Necdet Galatasaray’a üçüncü golü kazandırdı. Son dakikalarda yine Necdet dördüncü sayıyı yaparak Galatasaray’ın galibiyetini gayrikabil-i itiraz bir suretde ... (okunamadı) etmiş oldu. (...)Bu Galibiyetin En Kıymetli MükafatıOyun bittikten sonra Galatasaray oyuncuları, Gazi Hazretlerinin büstü önünde dizildi. Heykel, merasim-i mahsusa ile İstanbul şampiyonuna verildi. Bir taraftan muzıka çalarken, bir taraftan da Galatasaray’ı sevenler, sevinçlerinden oynuyorlar, sinama makinası da oyuncuların resmini alıyordu.*Büyükler maçından önce yapılan dördüncü takımlar maçında, FB dördüncü takımı, GS dördüncü takımını 4-1 yenmiş ve onlar da böylece Gazi’nin küçük bir büstünü kazanmışlardır.*Evet! Cumhuriyet Gazetesi’nden maçlar hakkında gerekli bilgileri verdik. İsterseniz yine FB’li Çelebizade Sait Bey’in Spor Alemi mecmuasına bakalım. 13 Eylül 1928 tarihli ve 25 numrolu Spor Alemi aynen şu başlığı atmış: Galatasaray Fenerbahçe maçının revanşı Fenerbahçe muhacimlerinin yılgın bir oyun oynaması neticesi Galatasarayın dört sıfır galebesi ile neticelenmiştir. Bu galibiyetde genç oyuncuların büyük bir hissesi mevcutdur.(...) Üç küçük gencin yaptığı fedekarane hareketler esnasında Fenerbahçe’ye ilk sayı yapıldı. (...) Golden sonra stadın bir cephesini işgal eden binlerce sarı kırmızılı tarafdar, kulüplerinin seremonisini yapdılar. Sevindiler, coştular. (...) İkinci devreye çıkıldığı zaman, Fenerlilerin şiddetli akınları yine bakiydi.(...) Her iki takımda da oynanan favullü oyunlar, bazen teşvik görüyor, bazen de yuhalarla, ıslıklarla karşılanıyordu. (...) Genç muhacimler yorulmadan, çekinmeden tekrar Fenerbahçe kalesine hücuma başladılar. Ve bu patırdı arasında, hasımlarının maneviyetsizliklerinden istifade ederek iki sayı daha yaptılar. Oyunu da 0-4 gibi azim bir farkla galip olarak bitirdiler (...) Gazi büstü maçından muvaffakiyetle çıkan Galatasaraylılar, bu galebelerini fazla cesur ve atılgan oynamalarına medyündurlar. (...) (
Gazi Büstü’nün kazanılmasından sonra, o günlerde GS. Kulübü başkanı olan Necmeddin Sadak beyin, Atatürk’e yazdığı mektuba, Atatürk’ün verdiği cevapla yazımızı bitirelim:
Dolmabahçe 4.9.1928
Galatasaray terbiye-i bedeniye kulübü reisi ve Sivas meb’usu Necmiddin Sadık bey efendiye
Mektubunuzu aldım. Türk gençliğinin spor sahasında da gösterdiği kabiliyet ve faideli faaliyeti takdirle müşahade ve takib ediyorum.
Hakkımda ibraz buyurulan asar-ı muhabebetten mütehassis oldum. Teşekkür ederim efendim.
Reisi Cumhur
Gazi Mustafa Kemal

Başbakanlık Kupası


Başbakanlık Kupası

Ligi ikincileri ile kupa finalistini karşı karşıya getiren Başbakanlık Kupası 1998 yılına kadar oynanmıştır. 1944 yılından itibaren değişik statüler altında oynanan bu kupa düzenli olarak 1966 yılından itibaren oynanmaya başlamıştır. Galatasaray 7 kez finalinde yer aldığı bu kupayı 5 kez müzesine götürmeyi başarmıştır. Galatasaray kupayı ilk kez 1975 yılında Trabzonspor’u 1-0 yenerek kazanmıştır. Kazandığı 5 kupanın 2’sinde Trabzonspor’u, 2’sinde de Fenerbahçe’yi yenen Galatasaray bir kez de Altay’la oynamış ve 1986 yılındaki finalde rakibini kupanın tarihindeki en farklı skorla 8-1 mağlup etmiştir.

Cumhur Başkanlığı Kupası

Cumhur Başkanlığı Kupası

1966 yılında ilk kez oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası, Lig şampiyonu ile Kupa Şampiyonunu bir araya getiren bir organizasyon olarak 2000 yılına değin 34 yıl süreyle oynanmıştır. Bu kupada kimi zaman lig şampiyonu kimi zamanda kupa şampiyonu sıfatıyla 16 kez final oynayan Galatasaray, 10 kez bu kupayı kazanmayı başarmıştır.

İlk Cumhurbaşkanlığı Kupası finalinde Beşiktaş ile mücadele eden Galatasaray bu maçı 2-0 kazanmıştı. 2000 yılındaki son kupa finalinde de Beşiktaş ile oynayan Galatasaray bu finali ise 2-0 kaybeden taraf olmuştu.

Galatasaray 16 kez final oynadığı bu kupada 7 kez Beşiktaş’la oynadı. En farklı galibiyetlerini ise 1972’de Ankaragücü’ne 1997’de de Fenerbahçe’ye karşı 3-0’lık skorlarla aldı. Hakan Şükür ise attığı 5 golle bu finallerin en çok gol atan oyuncusu oldu.

Türkiye Kupası

Türkiye Kupası

Galatasaray, 1962-1963 sezonundan bu yana oynanan Türkiye Kupası'nı en çok kazanan takım oldu. 19 kez final oynayan Galatasaray bu finallerin 14’ün de mutlu sona ulaştı.Galatasaray finallerde bugüne değin en çok Beşiktaş ile karşılaştı.

1962-1963: Türkiye Kupasını ilk kez düzenlediği 1962-1963 sezonunda kazandık. İlk maçta Zonguldak Kömürspor’u eleyen Galatasaray finalde Fenerbahçe’yi her iki maçta da 2-1 yenerek kupayı kazanan taraf olmuştu.

1963-1964: Galatasaray final maçında Altay’ın sahaya çıkmaması nedeniyle hükmen galip gelerek kupayı kazanmıştı.

1964-1965: Üstüste üçüncü kez kupayı kazanan Galatasaray finalde ilk maçta 0-0 berabere kaldığı Fenerbahçe’yi 1-0 yenerek kupayı kazanmıştı.

1965-1966: Dördüncü kez kazanılan bu kupa mücadelesinin yarı finalinde Fenerbahçe’yi eleyen Galatasaray finalde de Beşiktaş’ı 1-0 yenerek şampiyon olmuştu.

1972-1973: Galatasaray ligde üçüncü kez üstüste şampiyon olduğu bu sezonda kupayı da beşinci kez kazandı. Galatasaray final maçında Ankaragücü’nü önce 3-1 yenmiş rövanşta da 1-1 berabere kalmıştı.

1975-1976: Galatasaray altıncı kez kupayı kazandığı bu sezonda finalde o sene ilk kez şampiyon olan Trabzonspor ile oynamıştı. İlk maçı 1-0 kaybeden Galatasaray ikinci maçı 1-0 kazanınca iş penaltılara kalmış ve 5-4 üstünlük sağlayan Galatasaray kupayı kazanmıştı.

1981-1982: Birbirinden zorlu rakipleri eleyerek finale gelen Galatasaray finalde Ankaragücü’nü ilk maçta 3-0 yenmiş ikinci maçta 2-1 yenilmesine rağmen şampiyon olmuştu. O sezon takımın teknik direktörlük görevini Özkan Sümer yürütmekteydi.

1984-1985: Jupp Derwall’in ilk sezonunda ligde işlerin iyi gitmediği bir süreçte kazanılan bu kupa şampiyonluk kadar değerliydi. Çünkü Galatasaray çeyrek finalde Fenerbahçe’yi, yarı finalde Beşiktaş’ı ve finalde de 2-1 ve 0-0’lık sonuçlarla Trabzonspor’u elemişti.

1992-1993: Galatasaray o sezon Feldkamp ile lig şampiyonluğunun yanısıra kupa şampiyonluğunu da kazanmıştı. Finalde Beşiktaş’a karşı 1-0 ve 2-2 biten maçlar sonunda Galatasaray kupayı kazanan taraf olmuştu.

1995-1996: Finalde Fenerbahçe ile karşılaşan Galatasaray 1-0 ve 1-1 ‘lık iki maçın ardından kupayı kazanan takım olmuştu. Final maçının bitiminde Galatasaray Teknik Direktörü Graham Souness’in Kadıköy Fenerbahçe Stadı'nın sahanın ortasına Galatasaray bayrağını dikmesi maçın unutulmaz anıları arasında yer almıştı.

1998-1999: Finalde Beşiktaş’la karşılaşan Galatasaray 0-0 ve 2-0’lık sonuçlarla kupayı kazanan taraf olmuştu. Bu Fatih Terim’in teknik direktör olarak kazandığı ilk Türkiye Kupası’ydı.

1999-2000: UEFA Kupası'nın kazanıldığı sezonda Türkiye Kupası’nın finali de ilk kez Diyarbakır’da oynanmıştı. Galatasaray yine tarihinde ilk kez final oynayan rakibi Antalyaspor’u uzatmalarda 5-3 yenerek kupayı kazanmıştı.

2004-2005: Galatasaray’ın 14. kupa şampiyonluğu efsanevi futbolcusu Hagi’nin teknik direktörlük yaptığı sezonda kazanılmıştı. Olimpiyat Stadı’nda oynanan bu final maçında Galatasaray, Fenerbahçe’yi 5-1 gibi tarihi bir skorla yenerek kupayı kazanmıştı.

1. Lig Şampiyonları

1. Lig Şampiyonları

1961-1962 sezonu: Galatasaray’ın profesyonel lig tarihindeki kazandığı ilk lig şampiyonluğuydu. Gündüz Kılıç’ın teknik direktörlüğünü yaptığı sezonda Galatasaray 38 maçta 23 galibiyet, 7 beraberlik ve 8 mağlubiyet alırken 57 puan toplamıştı.

1962-1963 sezonu: Yine Gündüz Kılıç’ın teknik direktörlüğünü yaptığı Galatasaray tarihin en uzun lig maratonunda oynadığı 42 maçın 28’ini kazandı. 11 maçta berabere kalan Galatasaray 3 de mağlubiyet aldı. Eleme grubunda 32 puan toplayan Galatasaray final grubunda ise 35 puan toplamayı başarmıştı.

1968-1969 sezonu: Toma Kaleperoviç’in teknik direktörlüğünü yaptığı bu sezonda Galatasaray üçüncü kez şampiyon oldu. 30 maçta 19 galibiyet, 8 beraberlik ve 3 mağlubiyet alan Galatasaray, 46 puan topladı.
1970-1971 sezonu: Coşkun Özarı ve Brian Birch’ün çalıştırdığı Galatasaray 30 maçta 17 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 mağlubiyet aldı. 42 puan toplayan Galatasaray dördüncü kez şampiyon oldu.

1971-1972 sezonu: Brian Birch’ün tek yetkili olarak takımın başında bulunduğu bu sezonda Galatasaray 30 maçta bir önceki sezonda olduğu gibi 17 galibiyet, 8 beraberlik, 5 mağlubiyet aldı ve 42 puan topladı. Bu ligdeki beşinci şampiyonluktu.
1972-1973 sezonu: Bu sezondaki şampiyonluk Galatasaray’ın üstüste kazandığı üçüncü şampiyonluk oldu. Galatasaray 30 maçta 19 galibiyet, 9 beraberlik ve 2 mağlubiyet aldığı bu sezonda 47 puanla şampiyon oldu. Brian Birch de Türkiye’de üstüste 3 şampiyonluk kazanan ilk teknik adam oldu.

1986-1987 sezonu: 14 yıl aradan sonra Jupp Derwall yönetiminde kazanılan bu şampiyonluk Galatasaray’ın profesyonel liglerdeki 7. şampiyonluğuydu. Galatasaray 36 maçta 23 galibiyet, 8 beraberlik 5 de mağlubiyet alırken 54 puan toplamıştı.

1987-1988 sezonu: Mustafa Denizli’nin teknik direktörlüğü üstlendiği bu sezonda Galatasaray oynadığı 38 maçta 27 galibiyet, 9 beraberlik ve 2 mağlubiyet alırken ilk kez üç puan sisteminin uygulandığı bu sezonda 90 puan toplamıştı.

1992-1993 sezonu: Karl Heinz Feldkamp’ın teknik direktörlük görevini üstlendiği bu sezonda Galatasaray 66 puanla şampiyon olurken, 20 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet almıştı.

1993-1994 sezonu: Reinhard Holmann’ın teknik direktörlüğünü yaptığı bu sezonda Galatasaray, 30 maçta 22 galibiyet, 4 beraberlik ve 4 mağlubiyet aldı. 70 puan topladı. Bu şampiyonluk Galatasaray’ın lig tarihinde kazandığı 10. şampiyonluk olacaktı.

1996-1997 sezonu: Fatih Terim’in teknik direktörlüğü üstlendiği bu sezonda Galatasaray, 34 maçta 25 galibiyet, 7 beraberlik 2 de mağlubiyet aldı. 82 puan toplayan Galatasaray böylece 11. kez şampiyon oluyordu.

1997-1998 sezonu: 34 maçta 23 galibiyet, 6 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan Galatasaray, 75 puanla 12. kez şampiyon oldu. Bu sezona damgasını vuran gelişme ise Galatasaray Başkanı Faruk Süren’in “20:45’te şampiyonuz” mesajı olacaktı.

1998-1999 sezonu: Fatih Terim yönetiminde üstüste üçüncü kez kazanılan bu şampiyonluğa 34 maçta 23 galibiyet, 9 beraberlik, 2 mağlubiyet ile ulaşılırken 78 de puan toplandı.

1999-2000 sezonu: Üstüste dördüncü kez kazanılan bu şampiyonluk 34 maçta 24 galibiyet, 7 beraberlik ve 3 mağlubiyetle gelmişti. Fatih Terim’in son kez teknik direktörlük görevini üstlendiği bu sezonda aynı zamanda UEFA Kupası da kazanılmıştı.2001-2002 sezonu: Mircea Lucescu’nun teknik direktörlük görevini yürüttüğü bu sezonda Galatasaray 15. kez şampiyon olarak üçüncü yıldızı takan ilk takım olacaktı.Galatasaray bu şampiyonluğa 34 maçta 24 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyetle ulaşmıştı.

2005-2006 sezonu: Eric Gerets ile kazanılan bu şampiyonluk Galatasaray tarihindeki 16. şampiyonluk olacaktı. Fenerbahçe’nin son hafta Denizli’de berabere kalmasıyla gelen bu şampiyonluğa 24 galibiyet, 6 beraberlik 4 de mağlubiyetle ulaşıldı. Bu sezonun son maçı olan 3-0’lık Kayserispor maçı ve o maçın bitiminden itibaren 16 dakika süreyle Denizli’deki Fenerbahçe maçının bitmesinin beklenmesi unutulmaz anlar olarak tarihe geçecekti.2007-2008 sezonu: Karl Heinz Feldkamp ile başlayıp, sezonun bitmesine 6 hafta kala istifa etmesiyle Cevat Güler'in teknik direktörlüğüyle tamamlanan bu sezonda Galatasaray, sezon boyunca yaşanan birçok çalkantıya rağmen, çoğu ilk kez sarı-kırmızı forma giyen genç oyuncularının inanılmaz performansıyla 17. şampiyonluğa ulaştı. Sezonun 32. haftasında Fenerbahçe'yi yeni transfer Nonda'nın golüyle 1-0 yendikten sonra liderliği de ele geçiren Galatasaray, bu sezon müthiş bir çıkış yapan Sivasspor'u da sahasında 5-3 yenerek liderliğini iyi pekiştirdikten sonra en yakın rakipleri Fenerbahçe, Beşiktaş ve Sivasspor'a 6 puan fark atarak 79 puanla 17. şampiyonluğuna uzandı.

Şampiyonluk Sıralaması
Galatasaray 17
Fenerbahçe 17
Beşiktaş 12
Trabzon 6

2007-2008 Galatasaray
2006-2007 Fenerbahçe
2005-2006 Galatasaray
2004-2005 Fenerbahçe
2003-2004 Fenerbahçe
2002-2003 Beşiktaş
2001-2002 Galatasaray
2000-2001 Fenerbahçe
1999-2000 Galatasaray
1998-1999 Galatasaray
1997-1998 Galatasaray
1996-1997 Galatasaray
1995-1996 Fenerbahçe
1994-1995 Beşiktaş
1993-1994 Galatasaray
1992-1993 Galatasaray
1991-1992 Beşiktaş
1990-1991 Beşiktaş
1989-1990 Beşiktaş
1988-1989 Fenerbahçe
1987-1988 Galatasaray
1986-1987 Galatasaray
1985-1986 Beşiktaş
1984-1985 Fenerbahçe
1983-1984 Trabzonspor
1982-1983 Fenerbahçe
1981-1982 Beşiktaş
1980-1981 Trabzonspor
1979-1980 Trabzonspor
1978-1979 Trabzonspor
1977-1978 Fenerbahçe
1976-1977 Trabzonspor
1975-1976 Trabzonspor
1974-1975 Fenerbahçe
1973-1974 Fenerbahçe
1972-1973 Galatasaray
1971-1972 Galatasaray
1970-1971 Galatasaray
1969-1970 Fenerbahçe
1968-1969 Galatasaray
1967-1968 Fenerbahçe
1966-1967 Beşiktaş
1965-1966 Beşiktaş
1964-1965 Fenerbahçe
1963-1964 Fenerbahçe
1962-1963 Galatasaray
1961-1962 Galatasaray
1960-1961 Fenerbahçe
1959-1960 Beşiktaş
1959 Fenerbahçe
Türkiye 1. Ligi'nin başladığı tarih TFF tarafından 1959 yılı olarak kabul edilmesine karşın, TFF Tahkim Kurulu'nun 09.05.2002 tarih, 2002/52E ve 2002/68K sayılı kararı tahtında Beşiktaş Kulübü'nün 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarında Türkiye Ligi şampiyonu olduğuna ve bu şampiyonlukların TFF Yıldız Kriterine dahil edileceğine karar verilmesi sebebi ile toplam şampiyonluk sayısı, toplam lig sezonu sayısından 2 fazladır.

UEFA Süper Cup


UEFA Süper Cup
2000 UEFA Süper Kupa Finali
25.08.2000

Stadyum
Monaco II. Louis
Galatasaray 2 - Real Madrid 1

1999 - 2000 sezonunda finalde Arsenal'i yenerek UEFA Kupası'nı müzesine götürmeyi başaran ilk Türk takımı olan Galatasaray, aynı sezon Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid'i 2-1'lik skorla devirerek Süper Kupa'yı da kazandı ve Türk futbolunda yeni bir sayfa açtı. Galatasaray'ı Avrupa'nın bir numarasına taşıyan golleri 41 ve uzatmanın 103. dakikasında Mario Jardel kaydederken, İspanyol devinin tek golü 79. dakikada Raul'den geldi.

UEFA Kupası

UEFA Kupası

1999-2000 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden Galatasaray, grubundaki son maçında Milan’ı son dakikalarda gelen gollerle 3-2 yenerek UEFA Kupası’nda oynama şansını elde etmişti.

UEFA Kupası’nda sırayla Bologna, B. Dortmund, Real Mallorca ve Leeds United’ı eleyen Galatasaray, finalde de İngiltere’nin Arsenal takımıyla karşılaştı. Kopenhag (Danimarka) Parken Stadı'nda oynanan, normal süresi ve uzatma bölümü golsüz sona eren maçın ardından penaltı atışlarına geçildi. Rakibine 4-1 üstünlük sağlayan Galatasaray, UEFA Kupasını kazanan taraf oldu. Penaltı atışlarında Ergun Penbe, Hakan Şükür, Ümit Davala ve Giga Popescu Galatasaray adına topu ağlara gönderen isimler oldular.

Bu büyük başarı, bir Türk takımının ülke tarihinde ilk bir Avrupa kupasını Türkiye'ye getirmesi anlamını taşıyordu. Galatasaray'ın bu büyük başarısı, Türk futbolunda yepyeni bir ufuk açmış, o güne kadar yerel hedeflerle yetinen Türk kulüplerinin önüne uluslararası perspektif açmıştır. Galatasaray'ın, Avrupa'nın futbolda ileri gitmiş ülkeleri arasında kendi çabasıyla edindiği bu haklı yer, tüm dünyada da yankı bulmuştur. Galatasaray adı, bu büyük başarıyla dünyanın birçok ülkesinde ve özellikle 3. dünya ülkeleri arasında büyük bir sevgi ve sempatiyle bilinir olmuştur.

Bugüne kadar geçilememiş olduğu gibi, aynı sezonun devamı niteliğinde olan UEFA Super Cup'un da alınmasıyla daha perçinlenmiştir..

3. Tur 1. Maç
23.11.1999
Bologna 1 - Galatasaray 1

3. Tur 2. Maç
09.12.1999
Galatasaray 2 - Bologna 1

4. Tur 1. Maç
02.03.2000
B.Dortmund 0 - Galatasaray 2

4. Tur 2. Maç
09.03.2000
Galatasaray 0 - B.Dortmund 0

Çeyrek Final 1. Maç
16.03.2000
Real Mallorca 1 - Galatasaray 4

Çeyrek Final 2. Maç
23.03.2000
Galatasaray 2 - Real Mallorca 1

Yarı Final 1. Maç
06.04.2000
Galatasaray 2 - Leeds United 0

Yarı Final 2. Maç
Leeds United 2 - Galatasaray 2
20.04.2000

FİNAL
17.05.2000
Galatasaray 4 - Arsenal 1

Kupalar

Galatasaray Marşları

Galatasaray Marşları

Çıldırın Çıldırın
cimbombom cibombom
cimbombomcibombom

Aslanlar sahada, tribünler ayakta
90 dakika taraftar arkanda
Sarı kırmızıyla, hiç bitmez bu sevda,
Şampiyon olunca, çoşalım çılgınca

Çıldırın çıldırın çıldırın çıldırın
Çıldırın çıldırın cimbom için çıldırın

Gerçekleri TarihYazar
Gerçekleri Tarih Yazar
Dört sene üst üste şampiyon olduk
Avrupa’nın kralı olduk
Gerçekleri tarih yazar
Tarihi de Galatasaray

Haydi bastır! haydi bastır!
Haydi bastır Galatasaray...

Ne Beşiktaş ne Fener Ne de Trabzon
Bu sene sensin şampiyon
Haydi bastır! haydi bastır!
Haydi bastır Galatasaray!
Ölümüne! Ölümüne! Ölümüne Galatasaray!

Şampiyom Cİmbomum
Şampiyon cimbombomum ne istersen iste benden
İstersen donatalım dört bir yanı bayraklarla
İstersen çınlatalım dört bir yanı şarkılarlaistersen inletelim davullarla zurnalarla

Fark Etmez
Farketmez
Fener olmuş kartal olmuş
Cimbom için hiç farketmez
Tut ki Roma,Milan olmuş
Cimbom için hiç fark etmez

Al canımı kat canına
Ne yapsam az cimbomuma
Aldırmaz hiçbir takıma
Cimbom için hiç farketmez

Destanlar Yazan
Destanlar Yazan
Destanlar yazan...
Taraftarınla...
Tüm camianla...
En büyük sensin...

Saldır cimbombom
Sensin şampiyon

Bir tek kupanın
Tüm Avrupa’nın
Gelmiş ve gelecek bütün takımların
Destanlar yazan, zaferler yaratan
Uğruna canını koyan
Taraftarınla, tüm camianla
En büyük sensin cimbombom

Saldır cimbombom, sensin şampiyon op

Müzemiz

Müzemiz

Galatasaray Spor Kulübü'nün 50. yılı dolayısıyla 1955 yılında yayımlanan kitabın müze ile ilgili bölümünde müzenin kuruluşu bizzat Ali Sami Yen’in anılarından şu şekilde aktarılır.

“Vaktiyle donanma cemiyetinin yaptığı teftişlerde birinciliği kazanmak için bütün kudretimzle çalışır, bütün şahsi vasıtalarımızı da bu uğurda kullanırdık. O sırada kotra eksiklerinin tamamlanması için kalafat yerinde sık sık dolaştığımdan bir gün ihtiyar bir gemicinin sattığı bir derin su iskandilini 15 kuruşa almaya muvaffak olmuştum. Çok eski modası geçmiş bir alet idi. Fakat temizleyip parlattıkça gemicilik odamızın masasının üzerinde kendisini gösterdi. Yanına ikinci bir alet getirme hevesi yavaş yavaş denizcilik müzemizin ortaya çıkmasına yol açtı. Kendi vasıtalarımızla almaya muvaffak olamadığımız aletleri de, bizi teşvik etmek isteyen o zamanki Bahriye Nazırı Cemal Paşa’dan almıştık. O tarihte kulüp merkezini Beyoğlu’ndan Kalamış koyuna taşımıştık. Evde kendim için toplamış olduğum spor resimlerini de kulübe getirdim. Mevcut kupalarımıza üç camekan temin etmiştik. Deniz ve kara sporlarına ait hatıralar bir araya gelince cazibesi büyüdü ve bu suretle yavaş yavaş Galatasaray Müzesi ortaya çıktı”

Ali Sami Yen’in Birinci Dünya Savaşı yıllarında Kalamış’taki kulüp lokalinde oluşturduğu bu ilk müzede o zamana kadar kazanılan kupalar ile denizcilik malzemeleri sergilenmekteydi. Ancak savaş sonrasında bu müze binasına İngilizler tarafından el konulması üzerine Ali Sami Yen, bu ilk müzedeki tüm malzemeyi o zamanki lise müdürü Salih Arif Bey’e teslim eder. Karar 15 Mayıs 1919 tarihli Genel Kurul kararıyla alınır. Böylece Galatasaray Müzesi bugün de halen içinde yer almakta olduğu lisedeki yerine gelmiş olur.

Şimdilerde ise müze, lisenin karşısındaki tarihi Postane Binası'na taşınmanın hazırlıkları içerisinde. Türkiye’deki ilk kulüp müzesini neredeyse bundan 100 yıl önce kurmuş olmanın onuruna sahip olan Galatasaray, şimdi de çağdaş bir spor kulübü müzesini halka sunmanın gururunu yaşamaya hazırlanıyor. Yakın bir zamanda Galatasaray, yeni ve modern bir müzeye kavuşuyor. Hem de, Avrupa Şampiyonu olmuş ve dünya markası haline gelmiş bir kulübe yaraşacak tarzdaki bir müzeye.

Halizhazırdaki müzede Galatasaray Spor Kulübü’nün kuruluşundan bu yana kazanılan ve sayıları 4000'e aşmış bulunan kupalar, şilt ve formaların yanı sıra Birinci Dünya Savaşı’na gönüllü olarak katılan 200 lise öğrencisinin kılıç, karabina silahları da bulunmaktadır.


Ayrıca müzemizde kulüp arşivi, 97 yıllık resim koleksiyonu, başta Atatürk olmak üzere Türk ve Yabancı Devlet Başkanlarının imzalı fotoğrafları ve 2000 yılında kazanılan UEFA Kupası ve Süper Kupa ile birlikte 3000 adet kupa bulunmaktadır.
Müze her Çarşamba saat 13:00-17:00 arasında ziyaret açılıyor.

Ulaşım Bilgileri:Galatasaray Müzesi
Galatasaray Lisesi
Beyoğlu-İstanbul
Tel: 0 212 249 11 00

Şehitlerimiz

Şehitlerimiz

Bugünkü Galatasaray Lisesi'ne girer, ağaçların doğal bir koridor oluşturduğu yoldan ilerlerseniz karşınıza çıkacak olan Mektep binasının ana kapısına ulaşırsınız. İçeriye girin tüm Galatasaraylılar ve Galatasaraylı olmayanlar ve tarihin bir bölümüne tanık olun.

İçerdeki bu taş ve mermer salonda sizi "VATAN" ve "GALATASARAYLILIK" sevgisi karşılayacaktır. Kapının tam karşısındaki bölümde yalın olmasına karşın görkemli bir anıtta vatan uğruna şehit düşen Galatasaray Lisesi öğrencilerinin listesi yer almaktadır.

Bu anıtı gördükten sonra "fazla söze gerek olmadığını" siz de anlayacaksınız. Salonun, giriş kapısına göre sağ tarafında, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1910 senesi hudutlarını gösteren bir harita, haritanın her iki yanında ise şehit olan gencecik yurtseverlerin fotoğrafları sıralanmıştır. Ve haritanın üstünde bir ibare: "Galatasaray'ın bu kahraman evlatları, 500 yıllık bu vatan topraklarını kurtarmak için şehid düştüler."

Bu bölümün tam karşısındaki duvarda ise Donanma Mecmuası'nın Ekim 1915 sayısının Spor İlavesi'nde yayınlanmış olan Galatasaray mensubu şehitlerin, yaralıların ve cephelerde vuruşanların listeleri "Şerefli İdmancılar" başlığı altında yer alıyor. Bu liste Donanma Mecmuası'nın büyük boyda yayımlanan haftalık dergisinin "İdman Sütunları" ismi altında verdiği ilavelerin 118 ve 119. sahifelerinde yayımlanmıştır. Bu panoların yanındaki bir başka panoda, Devrin en büyük gazetesi Tasvir-i Efkar'ın 13 Nisan 1913 tarihli ve 725 sayılı nüshasında çıkan resmin ve yazının bugünkü Türkçe'yle ifadesi bulunuyor: '1913 Balkan Harbine Gönüllü Giden Galatasaray Talebeleri Hakkında' başlığıyla verilen yazıda, talebeyken savaşa gidenlerin haberi yer alıyor. Çoğu öğrenciyken gönüllü olarak katıldıkları savaşlarda şehit olan bu yurtseverler hiçbir zaman unutulmadı.

Ruhları şâd olsun.

Galatasaraylı Şehitler1-

1-Ahmet Muhtar Bey, mektep numarası 783; Sultaniyi bitirdikten sonra (1895 mezunu) asker oldu, İstanbul'da 31 Mart 1908 ihtialinde şehit edildi. Taksim, talimhanede şehid olduğu yerdeki sokağa adı verilmiştir.

2- İdris Bey, talebe iken 1911'de gönüllü olarak katıldığı Trablus Garb harbinde şehit oldu.

3- Fuad Bey, talebe iken 1912'de gönüllü olarak katıldığı Balkan Harbinde şehit oldu.

4- Arif İsmail Bey, Trakya'da zengin bir çiftçinin oğlu idi, Balkan Harbinde talebe iken Bulgarlara karşı gönüllü dövüşürken şehit oldu.

5- Ahmet Refik Bey, mektep numarası 119, mektebin 1911 yılı mezunlarından; Hammer mütercimi Mehmet Ata Beyin büyük oğlu, Dr. Galib Ataç ile yazar Nurullah Ataç'ın ağabeyleri, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1914'de şehit oldu.

6- Cahid Bey, mektep numarası 206, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.

7- Cemil Bey, mektep numarası 64, mektebin 1913 mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.

8- Halid Fuat Bey, mektep numarası 134; müşir Deli Fuat Paşanın oğlu, 1911'de gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı ve Çanakkale'de şehit oldu.Paşanın harpte şehit olan dördüncü oğludur.

9- Muzaffer Bey, mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu.

10- Vecdi Bey, mektebi son sınıfta terk ederek önce gönüllü olarak Balkan Harbine katıldı, sonra orduda kaldı, Çanakkale'de şehit oldu.

11- Hasnun Galib Bey, valiliklerde bulunmuş Galib Paşanın oğlu. Galatasaray Kulübünün en iyi futbolcularındandı, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu (1915). Kulüp binasının bulunduğu sokak onun adını taşımaktadır.
12- Mehmet Ali Bey, Kadıköylü Enver Paşanın oğlu, talebe iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine, sonra Birinci Cihan Harbine katıldı ve 1915'de şehit oldu.

13- Aziz Ulvi Bey, şair Ali Ulvi Beyin oğlu, 1915'de mektebi son sınıftan terk ederek gönüllü olarak katıldığı 1. Cihan Harbinde şehit oldu.


14- Agop Elmasyan, askeri doktor olarak katıldığı Çanakkale Muharebelerinde 1915'de bombardıman altında yaralıları tedavi ederken vatanı yolunda öldü.

15- İbrahim Orhan Bey, mektep numarası 794, mektebin 1912 yılı mezunlarından; Dr. Sadık Beyin oğlu, Sadullah Paşanın torunlarından, gönüllü olarak hava subayı oldu, Çanakkale Muharebelerinde iki defa yaralandı. 1916'da uçağı ile Semadirek adası açıklarında denize düşerek şehit oldu, harpte düşen ilk havacımızdır.

16-Said Fuad Bey, son sınıfta iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde şehit oldu; mektebin ilk Keşşaflarından (izcilerinden) idi, Keşşaf Said diye anılırdı.

17- Neş'et Bey, mektep numarası 434, Bandırmalı Tevfik Paşanın oğludur, mektebin son sınıfında iken gönüllü olarak önce Balkan Harbine katılmış, 1. Cihan Harbinde şehit olmuştur.

18- Mehmet Refik Bey, talebe iken gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1914'de Kafkas Cephesinde şehit oldu.

19- Cevad Bey, mektep numarası 317, mektebin 1912 yılı mezunlarından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1916'da Kafkas Cephesinde şehit oldu.

20- Halet Bey, talebe iken Balkan Harbine gönüllü olarak katıldı, sonra orduda kalarak Birinci Cihan Harbinde Sina Cephesine gitti, "Fedai Hecinsüvar Birliği" kumandanı iken mektepten sınıf arkadaşı Memduh Beyle birlikte şehit oldu (1916).

21-Memduh Bey, mektep numarası 669, Halet Beyin sınıf arkadaşı, 1912'de yalnız Türkçe'den ehliyatname almış, bir ara mektepte muid (mubassır) olarak çalışmıştı, mektepte "Alişpaşazade" diye anılırdı, Birinci Cihan Harbinde ihtiyat zabiti olarak Sina cephesinde arkadaşı Halet Beyle birlikte şehit oldu.

22- Hasib Bey, mektep numarası 13, mektebin 1913 senesi mezunlarından, Almanya'da ziraat tahsilinde iken tahsilini yarım bırakarak gönüllü katıldığı Birinci Cihan Harbinde Kafkas Cephesinde şehit oldu.

23- Celal İbrahim Bey, mektep numarası 6, mektebin 1914 yılı mezunlarından ve Galatasaray takımının ünlü futbolcularından, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Irak cephesinde şehit oldu.

24- Ahmed Hamdi Bey, mektep numarası 117, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Gazze'de şehit oldu.

25- Mehmed Ali Bey, mektep numarası tesbit edilemedi, gönüllü olarak katıldığı Birinci Cihan Harbi'nde 1917'de Sina'da şehit oldu.

26- Sadi Bey, Mektebi Sultani'den Harbiye'ye geçti, muvazzaf subay oldu, 1921'de Sakarya Muharebesi'nde şehit oldu.
27- Fatin Bey, mektep numarası 1073, mektepten 1920'de mezun oldu, askeri tıbbiyeyi bitirdi. 1932'de askeri tabib olarak katıldığı şark isyanı tenkil harekatında asiler eline düşerek vahşiyane şehit edildi. Menemen'in Kubilay'ı gibi, hatırası kutlanacak, Ağrı'ya yahut Karaköse'ye abidesi dikilecek bir şehittir.

Galatasaray Dergisi, Ağustos 2002, Sayı 2, Mustafa Bayka